Kimi zaman daha görünür olup, kimi zaman dikkatlerden kaçsa da, insanlık üzerinde en yüksek etkiye sahip olgulardan birisi de yemektir. Tarihin akışını değiştirmiş olan, yemek ve hayatta kalma içgüdüsü, insanlık tarihinde bazen öne çıkmış bazen de olayların arkasında kalan bir etken olmuştur. Benzer şekilde tarihin akışını değiştiren ve insanlığı başka noktalara sürükleyen, yemek dışında bir madde daha var olmuştur: Baharat… Bu yazının konusu olan Lezzet Fetihleri: Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü adlı eser de bize, insanlık ve Avrupa tarihini değiştiren bu maddeyi, baharatı ve baharat şehirleri olarak öne çıkan Venedik, Lizbon ve Amsterdam’ı ele alıyor.
Neden Baharat?
Baharat, bugün geçmişten daha az önemseniyor olsa da, özellikle orta çağda sağlıklı olmak için olmazsa olmaz olarak görülen bir üründü. Yiyeceklere lezzet katmasının yanı sıra, “sağlık için şart” şeklinde var olan yaklaşım, Avrupa’nın baharat üreten ülkelerden ciddi seviyede baharat ithalatı yapılmasına neden olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun baharat yollarının uzandığı doğu – batı doğrultusuna hakim olacak şekilde genişlemesi, baharatın daha farklı yollardan ithal edilebilmesi için arayışlarda bulunulmasını ve coğrafi keşifleri, coğrafi keşifler de “yeni dünya” lezzetlerinin eski dünyaya gelmesi ve sömürgecilik çağının başlaması ile sonuçlandı.
Önce Venedik Vardı…

Troya Savaşı sonrası Troya’dan kaçanların kurduğu efsanesi söylenen ancak somut verilere göre MS 6. yüzyılda kurulduğu düşünülen Venedik, yüzyıllar boyunca Akdeniz’deki ticarette ve baharat trafiğinde başat oyuncu olmuştur. Uzun bir süre İtalya yarımadasında yer alan Ceneviz ile rekabet eden Venedik, iyice güçlenmiş ve 1420 – 1450 arasında gücünün zirvesine çıkmıştır.
Bununla birlikte Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’in Osmanlılar tarafından fethedilmesi ve Osmanlıların Venedikliler aleyhine giderek büyümesi ile birlikte işler değişmeye başlamıştır. Baharat ticaretinde önemli bir ülke olan ve kendilerine “ed-Devletü’t-Türkiye”, yani “Türkiye Devleti” diyen Memlükler’in Osmanlılar tarafından yıkılması ve Mısır coğrafyasının Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi baharat ticaretinde önemli bir değişiklik yaratmıştır.
Yaşanan bu gelişmelerle birlikte Venedik’in baharat ticaretinin zorlaşması, ek olarak Portekizlilerin Venediklilerin baharat ticaretindeki hakimiyetine “bir çözüm” bulmak için Atlas Okyanusu üzerinden başka bir deniz yolu bulması bütün dengeleri değiştirmiştir. Baharat ticareti her geçen gün Akdeniz’den Atlas Okyanusu’na doğru kaymaya başlamış, Osmanlı’nın Büyük Mutfağı kitabını da yazan İtalyan tarihçi Maria Pia Pedani’nin “Doğu’nun Kapısı Venedik” dediği Venedik yavaş yavaş gerilemeye başlamıştır.

Lizbon
Yüzyıllar boyunca baharat ticaretinin Avrupa’daki dağıtım noktası olan Venedik’in bu hakimiyeti Atlas Okyanusu’na açılan Portekizliler ile sarsılmıştır. Hindistan’a ve Uzak Doğu’ya ulaşmak için farklı yollar arayan ve denizcilikte ilerleyen Portekiz, Afrika’nın en güneyi olan Ümit Burnu’nu geçince baharatları Avrupa’ya getirmek için başka bir yol bulmuştur. Her geçen yıl artan bir şekilde Atlas Okyanusu üzerinden baharat ticareti yapan Portekiz’in Lizbon şehri giderek önem kazanmıştır.
Güney Amerika’daki sömürgesi Brezilya, Afrika kıtasındaki ve Asya’daki diğer sömürgeleri ile iyice zenginleşen Portekiz’in Lizbon şehri, kısa sürede Avrupa’daki en önemli şehirler arasına girmiştir. Portekiz’in giderek zenginleştiğini gören İspanya, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerin de Portekiz’in açtığı yolda ilerlemesi ile birlikte, Avrupalı ülkeler arasında bir rekabet başlamıştır. Önce İspanya ile, daha sonra da diğer Avrupalı ülkeler ile yapılan savaşlar, sömürgeler üzerinde yaşanan rekabet ile birlikte Lizbon -tıpkı Venedik gibi- sahip olduğu önemi zamanla yitirmiştir.
Amsterdam
İspanya’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra Hollanda, diğer Avrupa ülkeleri gibi gözünü açık denizlere çevirmiştir. Hollanda’nın sömürgeciliğe biraz da geç girmesi nedeniyle, İspanyol ve Portekiz kolonilerine saldırmış ve bu durum diğer Avrupalı ülkeler ile gerilim yaratmıştır. Bu çerçevede patlak veren Hollanda-Portekiz savaşları -İngiltere gibi protestan ülkelerin kendisine olan desteğiyle- 60 yıldan fazla sürdürmüştür.

Kuzey Amerika, Afrika, Hindistan, Okyanusya gibi birçok coğrafyada sömürge kuran ve yoğun bir şekilde ticaret yapan Hollandalıların elde ettiği başarılar ile birlikte Felemenk başkenti Amsterdam Avrupa’da öne çıkmıştır. Bu faaliyetler sonucunda, Hollandalıların Endonezya’ya kahve bitkilerini götürüp, kahve yetiştirmeye çalışması, Kopi Luwak gibi dünyanın en ilginç ve pahalı kahvelerinden birisinin ortaya çıkmasına da vesile olmuştur.
Tüm bu tarihi seyir kapsamında “Hollanda İmparatorluğu”, sömürgecilikte ve küresel baharat ticaretinde öne çıkmış olsa da, küçük bir ülke olması, vatandaşlarını sömürgelerine göç etme konusunda ikna edememesi ve önemli topraklarını diğer sömürgeci ülkelere kaybetmesi nedeniyle zamanla gerilemiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak da Amsterdam’ın önemi de zamanla azalmıştır.
Gelelim Esere Yani Lezzet Fetihleri: Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü’ne…

Michael Krondl’un Lezzet Fetihleri eseri, dünya tarihini değiştirmiş olan bu yüzyıllar içerisinde önce öne çıkan sonra geriye çekilen bu şehirleri, imparatorlukları, baharatları anlatıyor. Bendenizin özel ilgi alanına giren “Baharat Tarihi” konusunda dikkat çeken bu eser, Deniz Gürsoy’un Baharat ve Güç adlı kitabı ile birlikte okunması gereken eserlerden birisi. Hem elimizin altındaki bu lezzetlerin nasıl bir geçmişi olduğunu bilmek, hem de bugünkü dünyamızı anlamak ve onu şekillendiren olayları bilmek için…
Lezzet Fetihleri’nden Tadımlık
Lezzet Fetihleri eserinin yayınevi olan İletişim Yayınları’nın kendi sitesinde yayınlanan, eserin “tadımlık” adı verilen kısıtlı bir nüshasını okumak için buraya tıklayabilirsiniz…
İçindekiler
Önsöz, 7
Birinci Lezzet, St. Albans, 11
Birinci Bölüm, Venedik, 33
İkinci Bölüm, Lizbon, 107
Üçüncü Bölüm, Amsterdam, 177
Sonsöz, Baltimore ve Kozhikode, 247
Kaynakça, 257
Dizin, 263
Arka Kapak Yazısı
Tarçın, zencefil, kimyon, karanfil, kakule, muskat, karabiber… Doğudan, bilinmeyen diyarlardan gelen onlarca çeşit baharatla yemeklerini lezzetlendiren, damaklarını şenlendiren Batılıların baharat ticaretini tek başlarına ele geçirme hamlesi sadece Avrupa’nın değil, dünyanın kaderini de değiştirmişti: Baharatlar zamanla Venedik kadırgalarında taşınan “gizemli” tılsımlar, Haçlıların devasa ticaret gemilerine yüklenen egzotik hazineler olmaktan çıkıp Felemenk Doğu Hindistan Şirketi’nin ambarlarına boşaltılan alelade ama çok kârlı ticari mallara dönüştü. Baharatların Venedik, Lizbon ve Amsterdam’ı sırasıyla dünyanın en zengin şehirleri haline getirip Avrupalıları âdeta “medeniyetin taşıyıcıları” kılan yolculuğu, dünyanın öbür ucundaysa köle ticaretini, soykırımları, sömürgeciliği yerleştirdi.
Michael Krondl, Lezzet Fetihleri’nde tüm bu çerçevelerde olağanüstü zenginliklere, maceralara, acımasız kıyımlara sebep olan, imparatorlukların kaderini değiştiren baharatların hem yemek tarihinde hem de dünya tarihinde oynadıkları rolü ele alıyor. Baharat imparatoru olmuş üç büyük kenti odağına alan Lezzet Fetihleri Haçlı Seferleri’nden Doğu’daki cennet arayışlarına, Ümit Burnu’nun keşfinden küreselleşmenin ilk adımlarına, yemek kültüründen sömürgeciliğe uzanan geniş bir yelpazede, baharat kokularıyla dolu bir tarih anlatısı…
“… karabiber öğütücünüzdeki buruşuk küçük kırmızı taneler Avrupa’nın dünya sahnesine girişinin ve dünyayı fethedişinin işaretini vermişti. Küreselleşmenin kökeni doğrudan baharat ticaretine dayandırılabilir.” Michael Krondl
Künye
Kitabın Adı
Lezzet Fetihleri: Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü
Yazar
Michael Krondl
Çevirmen
C. Aslı Kutay
Sayfa Sayısı
266
Yayıncı
İletişim Yayınları
İlk Baskı
Eylül 2020
Baskı Sayısı
1 (Bir)
ISBN
9789750529481
Kitapsever Mecralarda Yemek, Damak Tadının Tarihi
Yazı Notları
İlk Yayın Tarihi, 11/03/2021
Son Güncelleme Tarihi, 13/03/2021
Boosted Uygulaması Ölçümüne Göre,
Çalışılan Gün, 3 gün
Çalışma Süresi, 5 saat 8 dakika
Sabah sabah ilginç bir okuma oldu. Bilgilendirme için teşekkürler Sn. Mide Mühendisi 😉
Ben teşekkür ederim. Yayına 5 dakika içinde erişmeniz takdir edilecek bir durum. 🙂
Venedik ve Lizbon’u bilmiyorum ama Amsterdam’da kalmışlığım var. Bende lezzet olarak hiç bir anısı yok, ne yediğimi bile hatırlamıyorum. Baya bir çöküş yaşamışlar anlaşılan.
Bizde Entep, Maraş, Urfa, Adana hala zirve benim için. Entep fazla sarımsaklı, Maraş çok acı, Urfa aman Allah’ım, Adana ohh dedirtir adama.
Venedik İtalya’ya kahveyi dağıtan bölge. Baharat ticareti ve Osmanlı İmparatorluğu ile yakın ilişkilerinin olması buna neden gibi. Lizbon’a gittim ve tam anlamıyla bir denizci şehri olduğunu gördüm. Tarihte hepsi belirli zaman dilimlerinde ortaya çıkmışlar ancak bugün diğer Avrupa şehirlerine göre geriye düşmüşler tabi…
Bizim coğrafya ise hala o köklü baharat kültürünü yaşıyor elbette. Taşıma baharat ile ancak bu kadar oluyor herhalde. 🙂
Harika bir tespit olmuş, “Taşıma baharat ile ancak bu kadar oluyor” Süper.
Teşekkürler. 🙂
Baharat ticareti tarihinin yanında yazıdan Hollanda’nın zamanında İspanya’nın bir parçası olduğu bilgisini de öğrendim. Teşekkürler.
Evet, baharat tarihi bundan dolayı çok ilginç. Çok ilginç ve farklı bilgiler çıkıyor bir anda insanın karşısına… 🙂
Emeğinize sağlık, güzel bir yazı olmuş.
Çok teşekkürler… 🙂
Değişik bilgiler öğrendiğim güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık…
Hem kitap tanıtımı, hem de biraz baharat tarihi… 🙂
Teşekkürler.
Baharatın tarihteki serüveni ve önemi çok ilginç aslında hala çok önemli tek fark çok daha kolay ulaşılabilir olması diye düşünüyorum keyifle okudum teşekkürler😊
Teşekkürler. 🙂