Hiç sümelek diye bir şey duydunuz mu? Ya da sumalak? Veya semeni? Peki Uğut tatlısı? Bu farklı adların hepsi de bir lezzete, buğdaydan yapılan ve şeker kullanılmayan ama tadı tatlı olan bir lezzete işaret ediyor. Gelin bu lezzet, yani sümelek nedir, nasıl bir lezzettir, biraz yakından tanıyalım.
Sümelek Nedir?
Sümelek oldukça eski bir tarihe sahip olan, bugün de özellikle Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan, İran ve yer yer Türkiye’de yapılan bir tatlıdır. Buğday, su, un ve yağdan yapılan bu tatlı, içeriğinin sadeliğinin aksine büyük bir ustalık ve ciddi bir emek gerektirmektedir. Bu özelliğinin yanı sıra sümelek -tıpkı keşkek ve aşure gibi- kendisine has bir kültür oluşturmuştur. Bu eski lezzetin çerçevesinde oluşan bu kültürel boyuta değinmeden önce, lezzetin kendisi nasıl yapılır bir bakalım.
Sümelek Nasıl Yapılır?
Sümelek yapmak için, buğday taneleri iki üç gün suda bekletilir ve yumuşatılır. Ardından güneş almayan bir yerde, 15-18 derece aralığında sıcaklığa sahip, havadar bir yerde filizlendirilir. Güneş ışığı almadan karanlıkta çimlendiği için beyaz renkte filizlenen buğdaylar ezilir veya kıyma makinesinde çekilir. Elde edilen bu ezmeye biraz su katılır ve süzgeçten veya tülbentten geçirilir. Elde edilen şerbete (Asıl tarifte olmasa da, kolayca yoğunlaşması için) un ve yağ eklenir. 12-24 saat ateşte sürekli karıştırılarak kaynatılır. Ateşten indirildikten sonra 12 saat kadar kapağı kapalı şekilde demlendirilir ve bu süre sonunda muhallebi kıvamında bir tatlı lezzet, sümelek elde edilmiş olur.
Şekersiz Tatlı Sümelek
Tariften de anlaşılacağı üzere sümelek hazırlanırken bir şeker kullanımı söz konusu değildir. Bununla birlikte, buğday çimi ile buğday tanesindeki ve de eklenen unun içeriğindeki nişastanın şekere dönüşerek tatlılık verdiğini tahmin etmek zor değildir.
Sümelek Kültürü
Mevsim bahar olduğunda ve takvimler Nevruz’a yaklaştığında kutlamalar için hazırlıklarına başlanılır. Türkiye’nin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirası arasında yer alan Nevruz1 ile buğdayın kesişimi, sadece sümelek tatlısını ortaya çıkarmamıştır. Nevruz’da buğdaylar bir kapta çimlendirilir ve bolluk ve bereketi, baharın gelişini ve doğanın uyanışını temsilen Nevruz masalarına konur.
Nevruz ile buğdayın bir diğer birleşimi olan sümelek için ise, Nevruz öncesinde hazırlıklar başlar. Sümelek, genellikle toplumda saygı gören bir veya birkaç kadın öncülüğünde çok sayıda kişi tarafından pişirilirken dilekler tutulur ve dualar edilir. Genellikle bir araya gelerek hazırlanan sümelek, bu açıdan değerlendirildiğinde, ortaklaşa yapılan aşure, keşkek ve benzeri yiyecekler gibi, yiyeceklerin sosyalleşmeye dair taşıdıkları işleve bir örnek teşkil etmektedir.
Peki Sümelek’in Kökeni Nedir?
Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre, savaşçı olduklarından dolayı, Türklerin şeker ve şekerli lezzetler ile ilişkisi mesafelidir. Ünlü seyyah İbn-i Battuta 14. yüzyılda yazmış olduğu seyahatnamesinde bir gün Ramazan’da Özbek Sultanı’nın huzurunda çıktığını ve götürdüğü helvayı sunduğunu anlatır. Sultan, ayıp olmasın diye bir kere parmağı ile dokunduktan sonra helvayı adamlarına verir. Ama adamlarının da helvaya el sürmeye direndiğinde şahit olduğunu nakleden İbn-i Battuta ve bu konudaki yazısını şöyle bitirir: “Tatlı yemek onların katında ayıp karşılanır.”
Acı Şeker adlı eserinde ise Deniz Gürsoy, tarihte Türklerin arasının tatlı ile çok da iyi olmadığından bahseder ve “belki de bu nedenle şeker, bal ya da pekmez kullanmadan yapılmadan yapılan tatlısı da Türkistan’da, Özbekistan’dadır.”2 der.
İbn-i Battuta’nın şeker sevmeyen Özbek Sultanı ve halkından bahsetmesi ile, tatlı hiçbir malzeme kullanmadan yapılan sümelek tatlısı kültürünün Özbekistan’da oldukça güçlü olması bir tesadüf müdür bilinmez. Bununla birlikte sümelek tatlısının, özellikle Türklerin tarih boyunca yaşamış olduğu Kafkaslar, İran ve Türkistan coğrafyasında var olduğu ve sümelek kültürünün varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
Bugün Özbekistan’da “sumalak”, Kırgızistan’da “sümölök”, Tacikistan’da “sumanak”, İran’da “samanu”, Azerbaycan’da “semeni helvası” olarak bilinen bu tatlının, bunlar dışında
- Samanak,
- Sumalyak,
- Sümölöt,
gibi başka adları da bulunmaktadır. Adlandırmadaki bu çeşitlilik, tatlının kökeninin oldukça eskilere dayandığını ve uzun dönemler boyunca geniş bir coğrafyada yapıldığını düşündürmektedir.
Tüm bu hususlar göz önüne alındığında, nevruz ile bağı bulunan bu tatlının kökenini -tıpkı Nevruz’un olduğu gibi- bugün kültürlerinde yaşatıp, ona sahip çıkan ülkeler ile bağlamak daha doğru olacaktır.
Günümüz Türkiye’sinde Sümelek
Günümüzde Türkiye’sinde “uğut tatlısı” olarak da bilinen sümelek, Sakarya, Sivas ve Bolu gibi illerde yapılmaktadır ve tatlı veya reçel niyetine tüketilmektedir.3
Anadolu’da ise sümelek, çoğunlukla Ahıska Türkleri4 tarafından yapılmaktadır. 1943-1944 yıllarında bugünkü Gürcistan topraklarından Türkistan coğrafyasına zorunlu bir şekilde sürgün edilen Ahıska Türkleri5 Özbekistan’da sümelek yapımını öğrenmiştir. Nesillerden nesile aktarılan bu lezzet ve gelenek, Ahıska Türkleri’nin bir kısmının Türkiye’ye göçmesi ile birlikte de Anadolu’ya taşınmıştır.
Görsel
Hossein Moammeri
Yazı Notları
İlk Yayın Tarihi, 08/07/2021
Son Güncelleme Tarihi, 19/03/2024
Boosted Uygulaması Ölçümüne Göre,
Çalışılan Gün, 2 gün
Çalışma Süresi, 3 saat 47 dakika
Yine yeni bilgiler öğrendik.
Öğrenmek güzeldir. 🙂
Uhut tatlısını bolu sınırları içerisinde yer alan ve osmanlı dönemi mimari yapıdaki evleri ile bilinen taraklı köyünde görmüş ve tatmıştım. Çok faydalı olduğu için türkiyenin dört bir yanından talep geldiğini öğrenmiştim. Bu yazı ile de bilgim daha da arttı. Emeğinize sağlık.
Teşekkürler. Bir gün gidip yerinde inceleme yapmak lazım. 🙂
Atalarımdan farklı olarak ben tatlıyı çok seviyorum özellikle de sütlü tatlıları 🙂 ne yapalım atalarımızın her huyunu alacak değiliz ya 🙂 Mide Mühendisi’nden yine güzel ve bilgilendirici bir yazı, teşekkürler.
Atalarımız da seviyormuş ama bulamıyorlarmış. Yani sorun sevmekte değil, daha ziyade kolay bulmakta. 🙂
Teşekkürler…