Buğday, mısır ve pirinç ile birlikte, insanlığın tarih boyunca tükettiği en temel besin maddeleri arasında yer almaktadır. İnsanoğlunu kimilerine göre olumlu, kimilerine göre olumsuz yönde etkileyen, daha gerçekçi bir bakış açısı ile medeniyetimizi hem iyi hem kötü yönde değiştiren buğdayın etkisi tartışılmazdır. İnsanlığın bir medeniyet kurması üzerinde büyük etkisi olan buğdayın, tüketim yöntemlerinden birisi de firiktir. Buğdayın ateş ile birlikteliğinden doğan firik nedir yanıtlamadan önce, yemek tarihi açısından en önemli tahıl türü olan buğdaya1 değinmemek olmaz.
Buğday…
Anavatanı Amerika kıtası olan mısır ve anavatanı Çin olan pirinç dışında, büyük ölçekli olarak tarımı yapılan ve ortaya çıkan artık ürünle medeniyet kurmayı mümkün hale getiren buğdayın tarihi çok eskilere dayanmaktadır.
Buğdayın hikayesinin, başladığı düşünülen topraklar olan coğrafya da üzerinde bulunduğumuz topraklardır. Hikayenin başlarına doğru gittiğimizde, insanlığın sıfır noktası olarak tanımlanan Taş Tepeler’in en bilineni olan Göbeklitepe’ye bakmak gerekmektedir. Henüz yeni yeni araştırabildiğimiz ve anlamaya çalıştığımız Göbeklitepe’de ortaya çıkan arkeometrik buluntular incelendiğinde, arpa ve buğdaydan fermente edilerek elde edilen bazı ürünler elde edildiği tespit edilmiştir.2
İlerleyen dönemlerde, insanlığın bilinen ilk büyük şehri olan Çatalhöyük’te, M.Ö. 6800’lerde tek taneli (einkorn) kızıl buğday, çift taneli “kavuzlu” (emmer) ve ekmeklik buğday çeşitlerininin kültür bitkisi olarak ekildiği kanıtlanmıştır.3
Tarihte biraz daha ilerlediğimizde, geç Hitit Beylikleri döneminden kalma ünlü İvriz kabartmasında Fırtına Tanrısı Tarhunt’un bereketlilik simgesi olarak elinde bir demet buğday ve bir salkım üzüm tutarak tasvir edildiği görülmektedir.4
Hititler dönemine ait ve bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen ortastatlardan, Karkamış Kraliçesi olarak bilinen Tanrıça Kubaba’nın bir elinde nar, bir elinde buğday olacak şekilde tasvir edildiği görülmektedir..
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Tell Tayinat höyüğünde bulunmuş olan ve bugün -tıpkı Gaziantep’in yüzü olan ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Çingene kızı gibi- Hatay’ın yüzü haline gelen Hitit Kralı Şuppiluliuma bir elinde mızrak bir elinde de buğday ile tasvir edilmiştir. Bugün Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan dev heykelde, Kralı Şuppiluliuma’nın elindeki buğday refah ve gelişmeyi temsil etmektedir.
Bu eserlerden ve kalıntılardan bağımsız olarak, “yakındoğu” olarak nitelenebilecek olan tüm bu coğrafyada hemen hemen tüm etnoarkeolojik incelemelerde, şölenlerde ana yemeğin buğdaydan yapılan keşkek olduğu görülmektedir.5
Çok sayıda izi bulunan buğdayın, bahsedilen tüm bu neolitik dönemden başlayarak tarımına başlanması,
- İhtiyaç fazlası tahıl -özellikle de buğday- üretimin ortaya çıkmasına,
- Güçlü bireylerin gıda arzını yönetmesi,
- Gıda arzını denetim altına aldıktan sonra toprağı ele geçirmeleri,
- Sonra sırasıyla egemen bir sınıfın ortaya çıkması,
- Egemenlerin çevresinde oluşmuş kent devletlerin oluşması,
- Ve en sonunda imparatorlukların ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.6
Sıra Firik’te…
Ferik, kûken, kavurmaç, ütüme ve ütme gibi başka birçok adı bulunan firik aslında buğdayın tam da kendisi olup, buğdaydan küçük ancak önemli bir farkı bulunmaktadır. Firik, buğdayın biçilmeye yakın yeşil halinin alevli ateşe tutulması, kılçıklar ve kabuklar yandıktan sonra kavrulmuş tanelerin ovularak başaktan ayrılması ile elde edilmektedir.7
Yiyeceklerin ateşle pişirilmeye başlandığı dönemde, tıpkı sindiriminin kolaylaşması amacıyla etin pişirildiği gibi, buğdayın da ateşte pişirilmesi ile ortaya çıkmış olabilir.
Bunun dışında olası seçeneklerden bir başkası savaş esnasında düşman tarafından yakılan veya doğal yollarla yanan buğday tarlalarından kömürleşmemiş olanlarının değerlendirilerek farkedilmesi ihtimallerden birisidir.
Yine başka bir olasılık da -o dönemde henüz evcilleştirilmemiş olan- yabani buğdayın birden kırılarak tanelerinin etrafa saçılması ihtimalini ortadan kaldırmak için henüz yeşilken hasat etmek, tam olgunlaşmamış olduğu için de ateşte kavurmak olabilir.8
Nasıl ortaya çıktığı bilinmese -ve muhtemelen de hiçbir şekilde bilinemeyecek olsa da- Dîvânu Lugâti’t-Türk’te suruş olarak geçen bu firiğin (ütmenin), bu hazırlanma sürecinde ateş ile temasına bağlı olarak, buğdaydan daha isli bir tada sahip olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu isli tadın verdiği lezzetle uyumlu olarak, firik çoğunlukla pilav olarak değerlendirilmektedir..
Bugün Anadolu’nun birçok yerinde tüketilen firik, belki de geç Hitit döneminde önemli bir bölge olmasından gelen etki ile, halen Hatay – Gaziantep – Kahramanmaraş – Şanlıurfa bölgesinde firik pilavı şeklinde keyifle yenilmektedir ve oldukça sevilmektedir.
Son Söz Yerine
Coğrafyamıza özel bir lezzet olan ve tıpkı bulgur gibi dünyaya tanıtıp ihraç edebileceğimiz, bendenizin de çok sevdiği bir lezzetimiz olan firik nedir yazımızı bir dörtlük ile sonlandıralım.
Arkadaşın üçü ile beşiyle,
Ya çulluk göğsüyle, ya kuzu başıyla,
Ara sıra içten çıkan taşıyla,
O firik pilavı ne de hoş olur.9
Yazı Notları
İlk Yayın Tarihi, 18/11/2021
Boosted Uygulaması Ölçümüne Göre,
Çalışılan Gün, 3 gün
Çalışma Süresi, 3 saat 41 dakika
Arkadaşın üçü ile beşiyle,
Ya çulluk göğsüyle, ya kuzu başıyla,
Ara sıra içten çıkan taşıyla,
O firik pilavı ne de hoş olur. (9)
bu dörtlüğe katılıyorum. Ben de çok severim. Olsa da yesek dedim okurken.
Emeğiniz için teşekkür ediyorum. Aydınlandık 🙂
Eğlenceli bir dörtlük değil mi?
Teşekkür ediyorum yorumunuz için. 🙂
Nasılda doyurucu oluyor bu firik anlatamam. 👌Üzerindeki o lime lime olmuş et, yanına sirkeli bir cacık ve turşusu ile nefis bir tat. 👌
Firik pilavını yememe sebep olan canım eşime selam olsun. 😊🖐 Mide Mühendisi’ninde dile getirmiş olduğu bu güzelliği tatmayanlar varsa zaman kaybetmesinler. Zengin bir besin.
Eğer sizin de güzel bir firik pilavı tarifiniz varsa paylaşır mısınız? Bende yapmak istiyorum. İlk defa yapacağım için çok bilgim yok. 😊
Ellerinize sağlık, keyifli bir okuma oldu…
Teşekkürler. Etli firik pilavı nasıl yapılır konulu bir yazı inşallah en kısa sürede gelecek. 🙂